ahead of

  1. (a) karşısında, önünde, (b) ileride, üstün.
    materially ahead of other countries: maddeten öbür
    ülkelerden üstün/ileride.
    ahead of one's time: zamanına göre ileri, ilerlemiş. (c) -den önce.
    We got there ahead of other guests: Oraya öbür misafirlerden önce vardık.
rakipleri arkada bırakmak Verb
rakip bileri arkada bırakmak Verb
zamanının ilerisinde olmak Verb
zamanınin ilerisinde olmak Verb
rakiplerinden bir hamle önde olmak Verb
(ilerisine/önüne) geçmek, ilerlemek, geride bırakmak, üstün olmak, üstünlük sağlamak.
You have to
get ahead of your competitors.
bir başkasına göre çok üstün nitelikte
mutabık kalınan zamandan önce
vaktinden önce, erken.
tarifede gösterilen zamandan önce/tam zamanında/ gecikmeli.
two hours behind schedule: iki saat gecikmeli.
birini geçmek Verb
birini geçmek Verb
birinden önce davranmak Verb
birinden bir adım ileri olmak Verb
bir borçu vadesinden önce ödemek Verb
bir borcu vadesinden önce ödemek Verb
birinden bir hamle önde olmak Verb
talebi karşılıyamamak Verb
...'den çok daha iyi Adjective